Bağışıklık sistemini kabaca vücudu yabancı antijenik maddelerden koruyan, kendisinden olmayanı ayırt eden ve bu yabancı maddeye karşı savaşabilen bir sistem olarak tanımlayabiliriz.
Otoimmünite bağışıklık sisteminin aşırı duyarlanmasıyla oluşan tepkilere genel olarak verilen addır. Bir bakıma vücudun kendisine karşı bağışıklık yanıtı oluşturmasıdır. Normal koşullarda vücudumuz kendi hücrelerine karşı antijenik tepki göstermez. Bu duruma immün tolerans (doğal hoşgörü) denir. Bu toleransın aksadığı ve vücudun kendi hücrelerini tanıyamadığı durumlarda otoimmün hastalıklar gelişir. Bağışıklık sisteminin yabancı hücre ve vücudun kendi hücresi ayrımını yapmasını sağlayan çeşitli mekanizmalar vardır. Normal çalışan bir bağışıklık sistemi bizi her türlü enfeksiyonlar (bakteri, virüs, parazit ve mantar enfeksiyonları gibi) ve vücudumuza giren yabancı maddelere karşı (alerjenler, organ nakli, gebeliğin devamlılığı, kan nakli) korur. Fakat otoimmün hastalıklarda bağışıklık sistemimiz kendi dokusu ve hücresini tanımaz ve aslında sağlıklı olan hücrelerine saldırarak birçok doku ve organ da hasara yol açabilir.
Otoimmün hastalıkların nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genetik ve çevresel faktörlerin ortak bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Birçok otoimmün hastalığın kadınlarda daha sık görüldüğü saptanmıştır. Bazı otoimmün hastalıklarda (multipl skleroz, sistemik lupus eritematozus, hashimoto tiroiditi, pernisiyöz anemi vb.) ailesel geçiş gözlenmektedir. Ailesel geçiş otoimmün hastalıklı bireyin ailesinin tüm üyelerinde aynı hastalığın mutlaka olması gerektiği anlamına gelmez ancak aile bireylerinde diğer otoimmün hastalıklara yatkınlıkta artış söz konusudur.
Otoimmün hastalıkların görülme sıklığının her geçen gün artış göstermesiyle araştırmacılar enfeksiyonlar, kimyasal maddeler gibi çevresel faktörlerin de etken olabileceğinden şüphelenmektedirler. Yüksek şeker ve yağ oranına sahip dengesiz bir beslenme ya da işlenmiş, paketlenmiş yiyeceklerden yoğun beslenmek bağışıklık sisteminin kontrolsüz çalışmasına yol açarak otoimmün hastalıkları tetikleyebilir. Otoimmünite de rol oynadığı düşünülen bir diğer etmen de hijyen hipotezidir. Her gün yüzlerce farklı patojen ile karşılaşırız. Hijyene alışmış, steril ortamda yaşayan bir immün sistemin bu patojenlerle karşılaştığı zaman ciddi reaksiyonlar göstermesi olasıdır.
Bilinen 100’e yakın otoimmün hastalık vardır. Kabaca iki kategori de inceleyebiliriz.
1. Sistemik Hastalıklar: Bu grupta tek bir organ ya da dokuya değil de birden fazla organa saldırı olur. Çölyak Hastalığı, sistemik lupus eritematozus, Tip 1 diyabet gibi
2. Bölgesel Sendromlar: Bu grupta hastalık tek bir dokuya hasar verir. Hashimoto tiroiditi ve kolit bu gruba örnek olarak verilebilir.
Otoimmün hastalıklar benzer belirtilerle seyredebilir. Otoimmün hastalıkların sık görülen bulguları ağrı, kızarıklık, sıcaklık artışı ve şişliğe neden olan iltihaptır. Çoğu otoimmün hastalığın erken belirtileri benzerdir. Bu belirtiler;
. Yorgunluk
. Dikkat dağınıklığı
. El ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma hissi
. Kas ağrıları
. Saç dökülmesi
. Düşük vücut sıcaklığı veya vücut sıcaklığında artış
. Ciltte döküntü
. Eklemler ve diğer dokularda şişlik
. Ağız veya göz kuruluğu
. Karın ağrısı
. Dışkılama alışkanlığında değişiklik
Bu genel belirtiler dışında hastalıkların kendine özgü belirtileri de olabilir. Örneğin Tip 1 Diyabette aşırı susama, sık idrara çıkma, kilo kaybı gözlenirken, Romatoid Artritte ataklar şeklinde seyreden eklemlerde şişlik, sıcaklık artışı, hareket kısıtlılığı görülür. Deri hücrelerinin aşırı çoğalması neticesinde gelişen Sedef hastalığında (Psöriazis) ciltte gri-beyaz plaklar ve kızarıklık gözlenir. Multiple Skleroz sinir hücrelerinin etrafını saran kılıfın zarar görmesi sonucu gelişen, hastalarda uyuşma, güçsüzlük, denge sorunları, yürümede zorluk gibi çeşitli belirtileri olan bir hastalıktır. Barsak duvarının iç yüzeyinde iltihaplanma sonucu gelişen inflamatuar bağırsak hastalığı tutulum yerine göre Crohn hastalığı ve Ülseratif kolit olmak üzere ikiye ayrılır. Her iki hastalıkta da karında şişkinlik, karın ağrısı, ishal, kilo kaybı görülebilir. Metabolizmamızın düzenlenmesinde rol oynayan, önemli hormonların salgılandığı böbrek üstü bezinin otoimmün hastalığı olan Addison Hastalığında yetersiz hormon salgılanması sonucu tedavi edilmediği takdirde ciddi sonuçları olabilecek karbonhidrat metabolizmasının bozulması, vücutta sodyum kaybı ve potasyum yüksekliği görülür. Tiroid bezinin aşırı hormon salgıladığı Graves hastalığı ve tiroid hormon üretiminin azaldığı Hashimato hastalığı da tiroid bezinin otoimmün hastalıklarındandır. Tiroid hormonun fazla salgılanmasıyla kalp hızında artış, sıcağı tolere edememe, iştahın artmasına rağmen kilo kaybı, huzursuzluk görülürken; tiroid hormon eksikliğinde halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, soğuğa tahammülsüzlük görülür.
Otoimmün hastalıkların tanısı her zaman kolaylıkla konulamayabilir. Tanıda önemli nokta öncelikle şüphelenmektir. Hastalığın türüne ve gözlenen belirtilere bağlı olarak ilgili branş uzman hekimine muayene olmak gereklidir. Detaylı bir fizik muayene, laboratuvar ve görüntüleme yöntemleriyle tanı konulur.
Otoimmün hastalıklar tamamen yok edilemez. Tedavide temel amaç, bağışıklık sisteminin aşırı ve uygunsuz cevabını kontrol altına alıp, belirtileri en aza indirmektir. Bu amaçla bağışıklık baskılayıcı ilaçlar hekim kontrolüyle tedavide kullanılır. Yaşam tarzı ve beslenme de değişiklikler, eksik vitamin ve mineral takviyesi de tedavide destekleyici unsurlardır. Stres, uyku bozuklukları hastalığın kontrol altına alınmasını zorlaştıracağı için muhakkak çözülmesi gereken sorunlardır.
Otoimmün hastalıkların ilerlemesini önleyebilmek ve hastalığa bağlı gelişebilecek fonksiyon kayıplarını azaltmak için erken tanı ve tedavi büyük önem taşımaktadır. Otoimmün hastalığı olan bir aile üyesisiyseniz ya da hastalık şüphesi taşıyorsanız gerekli donanıma sahip bir merkeze başvurmanızı tavsiye ederiz.