Onu dinlerken cevaplamaya çalıştığımız soru,
“Çocuğum ne hissediyor, ne düşünüyor, benden
beklentisi nedir?” olmalıdır. Cevabı bulduğunuz-
da, “-sanırım, -anladığım kadarıyla, gibi sözlerle
başlayan cümleler kurun çocuğunuzdan onay
alın. Duygusunun anlaşılması, yani onunla empati
yapabilmeniz, bunu ona iletmeniz, hem çocuğu-
nuzun kendi duygularını adlandırmasına yardım
edecek hem de sakinleşmesini, rahatlamasını
sağlayacaktır. Yansıtıcı sorular sorun. “Anladığım
kadarıyla söylediğin şey şu” veya “Şunu mu söy-
lemeye çalışıyorsun” gibi sorularla, çocuğunuzun
söylediğini, anladığınız biçimde tekrar edip, doğ-
ru anlayıp anlamadığınızı kontrol edin. Bu yanlış
anlaşılmayı engelleyecektir.
Çocuğunuzun sizi dinlemesini istiyorsanız onu
anladığınızı ifade ettikten sonra en son kendi
duygu ve düşüncelerinizi paylaşın. Kendi duygu
ve düşüncelerimizi nasıl ifade ettiğimiz, konuş-
ma sırasında takındığımız tavır da çok önemlidir.
Konuşmaya çocuğun konu hakkındaki fikirlerini
kötüleyerek suçlayarak başlarsak iletişim baştan
kesilir.
Ebeveynler çocuklarının beğenmedikleri, onay-
lamadıkları, kendilerini ya da başkalarını rahatsız
eden davranışları karşısında onlara uyarılarda
bulunur. ‘’Sözümüzü dinleseydin bunlar başı-
na gelmezdi”, ‘’çocuk gibi davranıyorsun”, ‘’hiç
sorumluluk almıyorsun”, ‘’eve geç geliyorsun,
beni kızdırıyorsun,” gibi. Tüm bu uyarıların ortak
noktası - sen dilini - kullanarak yapılmış olmala-
rıdır. Bu şekilde iletişimde genç kendi hatalı olsa
bile suçlandığını düşünür, öfkelenir, saldırı olarak
görür, direk savunmaya geçer ve bizi dinlemez.
‘’Ben dili” kullanılarak yapılan konuşmalarda ise
anne babanın gencin davranışı karşısında ne
hissettiğini iletir. (…..yaptığında, ben ….. Hissedi-
yorum, çünkü …..). (davranışın tanımı, ebeveynde
yaratığı duygu, davranışın ebeveyn üzerinde
somut etkisi i fade edilmiş olur). Eve geç kalan
gence ‘bu saate kadar nerde kaldın, neden haber
vermedin?’ diyerek bağırmamız, onun da direk sa-
vunmaya geçmesine ‘’ben çocuk muyum, neden
10