Güneş yanığı cildin güneş ışınlarına aşırı maruz kalması sonrası görülen bir reaksiyondur. Daha çok çocuklukta ve genç erişkinlerde görülmektedir. Hem ultraviyole A (UVA) hem de UVB ışınları güneş yanığına neden olabilir ancak UVB ışınları güneş yanığı oluşmasında daha etkilidir. Bununla birlikte solaryum ya da çeşitli cilt hastalıklarında kullanılan fototerapi gibi suni ultraviyole (UV) kaynakları da güneş yanığı yapabilir.
Her cilt tipindeki kişide güneş yanığı görülebilse de açık ten rengi olan kişilerde güneş yanığı riski daha fazladır. Renkli gözlü, sarı ya da kızıl saçlı kişiler de bu riske sahiptir. Koyu tenli kişilerde de güneş yanığı olabilir ancak bu kişiler kolay bronzlaşabilmekte ve daha yüksek dozda güneş yanığı oluşturmaktadır. Yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının miktarı güneş yanığı riskini artırdığından, yaz ayları, saat 10.00 ila 16.00 arası, havanın bulutsuz olması, yüksek rakımlar ve ekvatora yakın bölgeler güneş yanığı açısından tehlike oluşturmaktadır. Bunların dışında kullanılan bazı ilaçlar cildi güneş ışınlarına karşı daha hassas hale getirdiğinden bu ilaçları kullanırken güneş ışınlarından daha çok kaçınmak gerekmektedir. Yine bazı sürülen krem ya da ilaçlar da benzer şekilde güneşe hassasiyet oluşturabilir.
Karlı günlerde karın güneş ışınlarını yüksek oranda yansıtıcı olması nedeni ile güneş ışınlarının etkisi artmaktadır. Kum ve su da daha az olmakla beraber güneş ışınlarını yansıtmaktadır.
Çocuklukta güneş yanığı geçirilmesi ileriki yaşamda deri kanseri riskini artırdığından güneş yanığı riski olan bireylerin bu konuda bilgi sahibi olması güneş ışınlarında korunması gerekmektedir.
Güneş yanığı kendini sınırlayan bir durumdur ve hafif olduğunda tedavi gerektirmeyebilir. Üç ila yedi gün içinde kendiliğinden düzelebilir. Deri hasarını iyileştiren özel bir tedavi yoktur. Şiddetli olmayan durumlarda hafif bir kızarıklık görülürken şiddetli durumlarda ağrı, şiddetli kızarıklık ve su toplaması görülebilir. Koyu tenli kişilerde kızarıklık evresi görülmeyebilir ve günler içinde soyulma şeklinde kendini belli edebilir. İleri vakalarda baş ağrısı, ateş, mide bulantısı ve kusma görülebilir. Su toplamaları bir hafta- 10 gün içinde iz bırakmadan iyileşir. Deride soyulma ve koyulaşma görülür. Açık tenli kişilerde küçük kahverengi çil benzeri lekeler oluşabilir.
Güneş yanığı durumunda ciltteki hasarın artmaması için güneş ışınlarından kaçınmak ve serin ortamlarda bulunmak gerekmektedir. Ağrı olması durumunda ağrı kesiciler kullanılabilir. Su kaybını engellemek için bol su içilmelidir. Soğuk kompresler, yatıştırıcı nemlendiriciler, kalamin ya da aloe vera içerikli kremler kullanılabilir. Kortizonlu kremlerin kızarıklıkları azalttığına dair yayınlar bulunmakta ve güneş yanığında sıklıkla kullanılmaktadır. Su toplayan bölgeler patlamamışsa içeriği boşaltılmalı ancak üst duvarı açılmamalıdır. Üzeri soyulmuş alanlar varsa bu bölgelere serum fizyolojik ile pansuman yapılabilir ve steril yara örtüleri ile kapanmalıdır. Gerekli durumlarda doktor önerisi ile enfeksiyonu önlemek için topikal antibiyotikler verilebilir. Şiddetli vakalarda ve su toplama alanları geniş olduğunda hastanede yatırılarak tedavi almak gerekir.
Güneş yanığı hafif durumlarda bile yaşam kalitesini olumsuz etkilediğinden asıl hedef güneş yanığı oluşumunu engellemektir. Bunun için güneş ışınlarının yeryüzüne dik olarak ulaştığı 10.00-16.00 saatleri arasında mümkün olabildiğince dışarıda bulunmamak ve güneş altında bulunulduğu sürece geniş kenarlı şapka ve uzun kollu giysiler gibi koruyucu kıyafetler giymek gereklidir. Özellikle açıkta kalan bölgelere güneş koruyucu kremler veya losyonlar düzenli aralıklarla sürülmelidir. Altı aydan küçük bebeklere güneş koruyucu kullanılması tartışmalı olup bu yaş grubunu direk güneş altında bulundurmamak gereklidir. Dış ortamlarda bulunulacağında az miktarda ve yüz eller gibi sınırlı bir alana yaşı için uygun güneş koruyucu kremler kullanılabilir.
Unutulmaması gereken durumlardan biri de güneş ışınlarının günlük hayatta birçok ortamda (araba yolculuğunda, çarşıda gezerken, balkonda bulunurken, bahçe gibi) deriye ulaştığıdır. Bu yüzden güneş koruyucu losyonlar sadece yaz aylarında ve tatilde değil, kış aylarında ve günlük hayatta da kullanılmalıdır. Güneş koruyucu losyonların güneş ışınlarının etkilerini azaltmaları için doğru kullanılması çok önemlidir. Bunun için dışarı çıkmadan 15-30 dk önce açıkta kalan tüm bölgelere bolca sürülerek deriye yedirilmeli, gün içerisinde 3 saatte bir tekrar sürülerek etkisi tazelenmelidir. (Piyasada satılan bazı ürünler için bu süre daha uzun olabilmektedir, ancak güneş koruyucu ürünlerin etkisinin azalmaması açısından belli aralıklarla tekrar sürülmesi çok önemlidir.)
Güneş koruyucu kremlerin etkinliği tekrarlama süreleri ve kullanılan krem miktarı ile doğru orantılıdır. Dolayısıyla yüz yıkama, silme, terleme, denize girme ve kurulama gibi faaliyetlerden sonra güneş koruyucu kremlerin tekrarlanmasında fayda vardır. Güneş koruyucu kremin cilde yeterli miktarda sürüldüğünden emin olunmalıdır. Uygulanacak bölgeye eşit miktarda dağıtılmalı ve gerekirse ikinci bir kat daha sürülmelidir. Kremin iyice cilde yedirildiğinden emin olunmalıdır.