Sağlık Rehberi

Gut Hastalığı


Gut hastalığı en yaygın görülen haliyle eklemlerde tekrarlayıcı, ani ve şiddetli başlangıçlı ağrı, hassasiyet, kızarıklık, şişme ve sıcaklık artışına neden olan bir hastalıktır. Gut hastalarının çoğunda hiperürisemi adı verilen kanda ürik asitin yüksekliği durumu söz konusudur. Hiperürisemi, vücutta ürik asit yapımında artış ya da böbreklerden atılımındaki azalma sonucu oluşan biyokimyasal bir durumdur. Ürik asit normalde sağlıklı bir insanın kanında bulunan ve protein metabolizması sırasında, çeşitli kimyasal süreçler sonucunda ortaya çıkan bir yıkım ürünüdür. Gut hastalığı ise, kandaki ürik asit düzeyinin belli bir eşik değerinin üstüne çıkmasına ikincil olarak gelişen ve ürik asit metabolizmasındaki bozukluk nedeniyle eklem sıvısında ve yumuşak dokularda, bir tür ürik asit tuzu olan monosodyum ürat (MSÜ) kristallerinin birikmesi sonucu oluşan iltihabi (enflamatuvar), tekrarlayıcı, kronik, metabolik bir hastalıktır. Hiperürisemik tüm insanlarda gut gelişimi gözlenmediği gibi; her gut hastasında da hiperürisemi saptanmayabilir. 

Gut atağında en sık olarak ayak başparmağı etkilenir. Hastaların yarısından fazlasında tek başına etkilenen eklemdir. Bununla birlikte diz, ayak bileği, ayak, el, el bileği ve dirsek eklemleri de etkilenebilir. Nadiren hastalarda omuz, kalça ve omurga tutulumu gelişebilir. Eklem ağrısı genelde 2-4 saat gibi kısa bir sürede başlar ve 12-24 saat içinde en şiddetli haline ulaşır. Tipik olarak ağrı o kadar şiddetlidir ki, hasta etkilenen eklemini çoğu kez kullanamayacak duruma gelir. Ağrıya genellikle eklem şişliği, eklemde sıcaklık artışı ve eklemin sınırlarının dışına yayılan kızarıklık eşlik eder. Ataklar daha çok gece ortaya çıkma eğilimindedir. Gece uykudayken vücut sıcaklığının düşmesi nedeniyle, ürik asitin eklem sıvısındaki çözünürlüğünün azalmasının buna neden olduğu düşünülmektedir. Nedeni tam olarak bilinmese de, ataklar ilkbahar ve sonbahar aylarında daha sık görülür. Ataklar herhangi bir tedavi almadan genelde 7-10 gün içinde kendiliğinden kaybolur. Atak esnasında bazı hastaların vücut sıcaklıklarında artış gözlenebilir. Atak geçtikten sonra etkilenen eklem cildinde geçici olarak hafif soyulma, döküntü ve renk değişikliği oluşabilir. Atak geçtikten sonra hasta tamamen normaldir; hastanın herhangi bir şikâyeti yoktur ve fizik muayene bulguları normaldir. Tetikleyici bir faktör bu döngüyü tekrar başlatacaktır. Hastalığın başlangıç yıllarında ataklar daha seyrekken; hastalık tedavi ile kontrol altında tutulmazsa ataklar daha sık olmaya, atakların süresi uzamaya ve atak olduğunda etkilenen eklem sayısında artış gözlenmeye başlar. Tedavi görmeyen ve kan ürik asit düzeyi kronik olarak yüksek olan hastalarda yıllar içinde böbrek taşı gelişimi, böbrek fonksiyonlarında azalma ve tofüs denilen, eklem ve kıkırdak, tendon, cilt gibi eklem dışı yumuşak dokularda monosodyum ürat kristallerinin depolanmasıyla karakterize, genellikle sert ve ağrısız kitle oluşumlarıyla doktora başvurabilir. Gut hastalığının ortaya çıkmasında çok çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bunların başında inaktif yaşam tarzı ve fazla kilolu olmak gelmektedir. Ek olarak gut hastalarının yaklaşık yarısında yüksek tansiyon, kan yağları düzeyinde artış ve iyi huylu kolesterol olarak da bilinen HDL kolesterolün kan düzeylerinde düşüklük gözlenmektedir. Bu bilgiler ışığında yapılan çalışmalarda gut hastalığı olan kişilerin dörtte üçünde metabolik sendrom olduğu saptanmıştır. Aynı zamanda metabolik sendromlu hastaların çoğunda kanda ürik asit düzeyi yüksek saptanmaktadır. Kalp damar hastalıkları ve diyabet gelişimini öngören ve temel mekanizması insülin direnci olan metabolik sendromun bileşenlerinin gut hastalarında da gözlenmesi, gut hastalığının metabolik bir hastalık olduğu düşüncesini kuvvetlendirmektedir ve birçok hastada muhtemelen insülin direnci bulunmaktadır. Bunun dışında gut ataklarını aşırı alkol, kırmızı et ve deniz ürünleri tüketimi ve vücutta stres yanıtı oluşturan ateşli hastalık geçirme, eklem travması, cerrahi girişimler, organ nakli, kemoterapi uygulamaları, yanlış diyet uygulamasına ikincil gelişen hızlı kilo verme gibi durumlar tetikleyebilir. Bunların yanı sıra düşük doz aspirin, siklosporin ve idrar söktürücü gibi bazı ilaçların kullanımı kan ürik asit düzeyini artırarak atak gelişiminde rol oynamaktadır.

Gut hastalığının kesin tanısı için etkilenen eklemden alınacak eklem sıvısının veya vücudun herhangi bir bölgesinde oluşan tofüsten alınan örneğin polarize ışıklı mikroskop ile incelenmesi gerekmektedir. 

Gut hastalığının tedavisi, ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri olarak temelde iki gruba sınıflandırılabilir. Tedavi hedefleri arasında ağrının azaltılması, akut atakta iltihap süresinin kısaltılması, tekrarlayan ataklardan korunma ve kronik eklem hasarından korunma yer alır. Hastalığın kronik doğası nedeniyle hastalık önleyici yaklaşımların yaşam boyunca sürdürülmesi gerekmektedir. Bu nedenle hastalığa sahip kişilerin hastalık hakkında bilgilendirilmesi ve aktif bir eğitim sürecine dahil olmaları büyük önem taşımaktadır. Yaşam tarzı değişiklikleri arasında düzenli egzersiz yapmak, fazla kilolardan kurtulmak, bol su tüketmek, alkol tüketimini sınırlamak ve yemek alışkanlıklarını değiştirmek sayılabilir. Düzenli egzersiz yapmak ve fazla kilolardan kurtulmak, vücuttaki insülin direncini kırarak kan ürik asit düzeyinde azalmayı sağlar. Fazla kilolardan kurtulmak için çok düşük kalorili, bilinçsiz diyetler uygulanmamalıdır. Aşırı düşük kalorili diyetler, kas yani protein yıkımına neden olacağı için kandaki ürik asit seviyesini artırabilir. Diyetisyen kontrolünde, ayda 1-2 kg'ı geçmeyecek şekilde kilo verilmesi en sağlıklısıdır. Bol su tüketmek kandaki ürik asit konsantrasyonunu azaltarak ürik asit kristallerin oluşumunu engeller, bu nedenle hastanın günlük tüketebileceği ölçüde sıvı alımı kuvvetle tavsiye edilmektedir. Ürik asit protein metabolizmasında pürin denen maddenin yıkım ürünüdür. Gut hastaları ürik asitin öncüsü olan bu maddeyi yüksek miktarda içeren gıdalardan uzak durmalıdır. Pürin içeriği yüksek gıdalar arasında kızarmış, kavrulmuş ve soslu besinler; deniz ürünleri, sakatatlar, av hayvanlarının etleri, şarküteri ürünleri, hamur işi gıdalar, hayvansal yağlar sayılabilir. Kuru baklagiller, yağsız kırmızı et, mantar, karnıbahar, pazı, ıspanak, semizotu ve brüksel lahanası orta miktarda pürin içerdiklerinden sınırlı miktarda olmak kaydıyla tüketilebilirler. Son dönemde yapılan çalışmalarda bahsi geçen sebzelerin pürin içerikleri göreceli yüksek olmasına rağmen bilimsel olarak atak sıklığını artırdıkları kanıtlanamamıştır. Alkol ve kırmızı et tüketiminin sınırlanarak makul porsiyonlarda tutulması atak gelişimini önleyici diğer bir faktördür. Yüksek fruktoz içeriğine sahip alkollü içeceklerin gut ataklarını daha çok tetiklediği bilinmektedir. Bu nedenle bira gibi fruktoz içeriği yüksek alkollü içeceklerden özellikle uzak durulmalıdır. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, turunçgiller, biber, kivi gibi C vitamini içeriği yüksek besinler bolca tüketilmelidir. C vitamini ürik asitin idrarda çözünürlüğünü artırarak vücuttan böbrek yoluyla uzaklaştırılmasını sağlar. Az yağlı süt ve süt ürünlerinin, atak sıklığını azalttıkları bilindiğinden, bolca tüketilmeleri önerilir. Kahve tüketiminin de atakları azalttığı gözlenmiştir.

Gut hastalığında ilaç tedavisi, bireye göre ve aynı bireyde hastalığın seyrine göre ayarlanmaktadır. Tedavi yaklaşımı atak sırasındaki tedavi ve koruyucu tedavi olarak ikiye ayrılabilir. Gut ataklarında antienflamatuvar yani iltihap giderici özellikli ağrı kesici ilaçlar ve kolşisin kullanılmaktadır. Bu ilaçlara yanıt vermeyen ya da aynı anda birçok ekleminde belirgin ağrı, şişlik olan hastalarda kısa süreli kortizon tedavisi uygulanabilir. Kolşisin ve antienflamatuvar ilaçlar gut atağını önleyici etki de gösterirler. Özellikle kolşisin, kan ürik asit düzeyi normal olan kişilerde koruyucu tedavi olarak kullanılabilir. Son yıllarda hem kan ürik asit düzeyini düşüren hem de gut atakları sırasında kullanılabilen bazı yeni ilaçlar geliştirilmiştir. Standart tedavi yöntemleriyle hastalığı kontrol alınamayan veya ilaç yan etkisi gözlenen kişilerde bu ilaçlar kullanılabilmektedir. 

Gut hastalarına nadiren cerrahi tedavi de gerekebilir. Eklemlerde belirgin şekil bozukluğu ve ağrı yapan; iç organlarda oluşup organ fonksiyon bozukluğu yapan tofüsler cerrahi olarak çıkartılabilir. Gut hastalığı olmadan sadece kan ürik asit düzeyi yüksekliği olan kişilerde ek başka bir problem bulunmadığı takdirde ilaç tedavisine çoğu zaman gerek yoktur.