Background Image
Previous Page  47 / 64 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 47 / 64 Next Page
Page Background

Kanserin gelişim basamaklarına (karsinogenez) göz

attığımızda, genetik ve çevresel faktörlerin birlikte

rol oynadığını görmekteyiz.

Genetik Yatkınlık

Tüm kanserlerin yaklaşık yaklaşık %10’u genetik

yatkınlık sonucu oluşmaktadır. Aile öyküsü olan ya

da genç yaşta yakalanan vakalarda genetik yatkınlık

mutlaka düşünülmeli ve aileye uygun genetik tara-

ma konusunda bilgilendirmeler yapılmalıdır. Meme

ve yumurtalık kanseri öyküsünün bir arada görüldü-

ğü aileler, Lynch (herediter non-polipozis kolorek-

tal kanser) ya da ailevi polipozis sendromlu aileler

kansere ait genetik yatkınlık öyküsünün örnekleridir.

Yaş

İleri yaş kanser gelişimi için önemli bir risk faktörü-

dür ve ileri yaştaki hastalarda kanser görülme sıklığı

da artmaktadır. Dünyada yaşlı nüfus giderek art-

makta olduğundan kanser tanısı olan vaka sayısında

da artış gözlenmektedir.

Çevresel Faktörler

Tütün Kullanımı ve Sigara İçimi:

İçicilik tek başına

tüm kanserden ölümlerin %30’undan; akciğer kanse-

ri vakalarının ise %85’inden fazlasından sorumludur.

Sadece akciğer kanseri değil, akut myeloid lösemi,

mesane, yemek borusu, böbrek, oral kavite ve gırt-

lak başta olmak üzere tüm baş-boyun, pankreas ve

mide kanserlerinin gelişimi ile de ilişkisi net olarak

bilinmektedir. Aktif içiciliğin yanı sıra pasif içicilik de

(sigara dumanına maruz kalmak) akciğer kanseri ge-

lişme riskini %20 oranında arttırmaktadır.

Alkol:

Alkol tüketimi hepatoselüler kanser başta

olmak üzere ağız boşluğu, yemek borusu, meme ve

kalın bağırsak kanserlerinin gelişimi ile ilişkili bulun-

muştur. Özellikle sigara içimi ve alkol tüketimi birlik-

teliği durumunda kanser riski oldukça artmaktadır.

Kimyasal Karsinojenler:

Kimyasallar, ilaçlar, doğum

kontrol ilaçları.

Fiziksel Karsinojenler:

Radyasyona maruz kalmanın

kanser riskini arttırdığı bilinmektedir. Kanser riski ile

ilişkili olan 2 ana radyasyon tipi bulunmaktadır

>>İonize Radyasyon

(X-ışınları ya da Radon Gazı):

Maruz kalan kişilerde en sık lösemi, tiroid ve meme

kanserine daha az sıklıkta ise myelom, akciğer, mide,

yemek borusu, mesane ve yumurtalık kanserlerine

yol açtığı bilinmektedir. Maruziyet dozu ve süresi ile

doğru orantılı olarak risk artmaktadır.

>>Ultraviole Işınlar:

Melanom dışı cilt kanserlerinin

ana sebebini oluşturmaktadır.

Viral Karsinojenler:

Dünyada tüm kanserlerin yak-

laşık 1/5’i kronik enfeksiyonlara bağlıdır. Gelişmek-

te olan ülkelerde halen enfeksiyonlara bağlı gelişen

kanser oranı, gelişmiş ülkelere göre daha yüksektir.

Ebstein Barr virüsü Burkitt lenfoma ve nazofarenks

kanserine, Hepatit B ve C virüsleri hepatoselüler

kansere, Human Papilloma virüsü ise rahim ağzı,

penis, vajina, anal bölge ve orofarinks kanserlerine

yol açtığı bilinen viral karsinojen ajanlardır.

Diyet

Yağdan zengin, liften fakir beslenme

Yüksek hayvansal gıda tüketimi ve sebze-meyve-

den fakir diyet özellikle kolorektal kanser gelişimi

açısından önemli bir risk faktörüdür.

Tütsülenmiş ve tuzlanmış yiyecekler, nitrat içerikle-

ri zengin olmalarından ötürü başta yemek borusu ve

mide kanseri olmak üzere önemli bir risk faktörüdür.

Kısa zamanda yüksek ateşte pişirme yöntemi

Bazı koruyucu maddeler

İmmün Fonksiyon

İmmünitesi baskılı vakalar, immün baskılayıcı tedavi

alan organ nakli yapılmış vakalar, edinilmiş immün

eksiklik sendromlu vakalar

Yaşam Tarzı

Yapılan çalışmalar fiziksel olarak aktif kişilerin, aktif

olmayanlarla karşılaştırıldığında bazı kanser tipleri-

nin gelişimi açısından daha az riske sahip olduklarını

göstermektedir. Fiziksel aktivite ile kolorektal kan-

ser, postmenapozal meme kanseri ve rahim kanseri

arasında kuvvetli bir ilişki bilinmektedir.

Sedanter yaşam (egzersizden uzak kalmak), seksü-

el davranış biçimi (çok eşlilik, homoseksüalite) ve

47