Kanserin gelişim basamaklarına (karsinogenez) göz
attığımızda, genetik ve çevresel faktörlerin birlikte
rol oynadığını görmekteyiz.
Genetik Yatkınlık
Tüm kanserlerin yaklaşık yaklaşık %10’u genetik
yatkınlık sonucu oluşmaktadır. Aile öyküsü olan ya
da genç yaşta yakalanan vakalarda genetik yatkınlık
mutlaka düşünülmeli ve aileye uygun genetik tara-
ma konusunda bilgilendirmeler yapılmalıdır. Meme
ve yumurtalık kanseri öyküsünün bir arada görüldü-
ğü aileler, Lynch (herediter non-polipozis kolorek-
tal kanser) ya da ailevi polipozis sendromlu aileler
kansere ait genetik yatkınlık öyküsünün örnekleridir.
Yaş
İleri yaş kanser gelişimi için önemli bir risk faktörü-
dür ve ileri yaştaki hastalarda kanser görülme sıklığı
da artmaktadır. Dünyada yaşlı nüfus giderek art-
makta olduğundan kanser tanısı olan vaka sayısında
da artış gözlenmektedir.
Çevresel Faktörler
•
Tütün Kullanımı ve Sigara İçimi:
İçicilik tek başına
tüm kanserden ölümlerin %30’undan; akciğer kanse-
ri vakalarının ise %85’inden fazlasından sorumludur.
Sadece akciğer kanseri değil, akut myeloid lösemi,
mesane, yemek borusu, böbrek, oral kavite ve gırt-
lak başta olmak üzere tüm baş-boyun, pankreas ve
mide kanserlerinin gelişimi ile de ilişkisi net olarak
bilinmektedir. Aktif içiciliğin yanı sıra pasif içicilik de
(sigara dumanına maruz kalmak) akciğer kanseri ge-
lişme riskini %20 oranında arttırmaktadır.
•
Alkol:
Alkol tüketimi hepatoselüler kanser başta
olmak üzere ağız boşluğu, yemek borusu, meme ve
kalın bağırsak kanserlerinin gelişimi ile ilişkili bulun-
muştur. Özellikle sigara içimi ve alkol tüketimi birlik-
teliği durumunda kanser riski oldukça artmaktadır.
•
Kimyasal Karsinojenler:
Kimyasallar, ilaçlar, doğum
kontrol ilaçları.
•
Fiziksel Karsinojenler:
Radyasyona maruz kalmanın
kanser riskini arttırdığı bilinmektedir. Kanser riski ile
ilişkili olan 2 ana radyasyon tipi bulunmaktadır
>>İonize Radyasyon
(X-ışınları ya da Radon Gazı):
Maruz kalan kişilerde en sık lösemi, tiroid ve meme
kanserine daha az sıklıkta ise myelom, akciğer, mide,
yemek borusu, mesane ve yumurtalık kanserlerine
yol açtığı bilinmektedir. Maruziyet dozu ve süresi ile
doğru orantılı olarak risk artmaktadır.
>>Ultraviole Işınlar:
Melanom dışı cilt kanserlerinin
ana sebebini oluşturmaktadır.
•
Viral Karsinojenler:
Dünyada tüm kanserlerin yak-
laşık 1/5’i kronik enfeksiyonlara bağlıdır. Gelişmek-
te olan ülkelerde halen enfeksiyonlara bağlı gelişen
kanser oranı, gelişmiş ülkelere göre daha yüksektir.
Ebstein Barr virüsü Burkitt lenfoma ve nazofarenks
kanserine, Hepatit B ve C virüsleri hepatoselüler
kansere, Human Papilloma virüsü ise rahim ağzı,
penis, vajina, anal bölge ve orofarinks kanserlerine
yol açtığı bilinen viral karsinojen ajanlardır.
Diyet
•
Yağdan zengin, liften fakir beslenme
•
Yüksek hayvansal gıda tüketimi ve sebze-meyve-
den fakir diyet özellikle kolorektal kanser gelişimi
açısından önemli bir risk faktörüdür.
•
Tütsülenmiş ve tuzlanmış yiyecekler, nitrat içerikle-
ri zengin olmalarından ötürü başta yemek borusu ve
mide kanseri olmak üzere önemli bir risk faktörüdür.
•
Kısa zamanda yüksek ateşte pişirme yöntemi
•
Bazı koruyucu maddeler
İmmün Fonksiyon
İmmünitesi baskılı vakalar, immün baskılayıcı tedavi
alan organ nakli yapılmış vakalar, edinilmiş immün
eksiklik sendromlu vakalar
Yaşam Tarzı
•
Yapılan çalışmalar fiziksel olarak aktif kişilerin, aktif
olmayanlarla karşılaştırıldığında bazı kanser tipleri-
nin gelişimi açısından daha az riske sahip olduklarını
göstermektedir. Fiziksel aktivite ile kolorektal kan-
ser, postmenapozal meme kanseri ve rahim kanseri
arasında kuvvetli bir ilişki bilinmektedir.
•
Sedanter yaşam (egzersizden uzak kalmak), seksü-
el davranış biçimi (çok eşlilik, homoseksüalite) ve
47




