Bilmediği belli olmasın diye öğretmenine daha
az soru sorar, eksik ya da yetersiz cevap vereceği
korkusu ile bildiği halde sorulan soruyu yanıtlamak
için isteksiz olur. Hatta bazen sınavlarda çok az bile
şüpheye düştüğü soruları yanıtlamak istemez ya da
sadece çok emin olduğu bilgileri yazar ve tam bilgisi-
ni gösteremediği için beklenin altında notlar ala-
bilir. Yaşanan bir zorluk karşısında çözüm arayışına
girmeyip bir suçlu aramak çocuğa “sen de sorunlara
bu şekilde yaklaş” demektir. Bir süre sonra çocuğun
yaşı büyüdükçe o da başarısızlıklara aynı şekilde
“öğretmen güzel anlatamadı, siz bana istediğim cep
telefonunu almadınız moralim bozuktu” gibi bahane-
ler bulmayı öğrenmeye başlar.
Aslında ebeveynlerin biraz da içten içe karneyi kendi
başarıları ya da başarısızlıkları olarak görme eğilim-
leri olur, bunu belli etmeseler de. Kadın ve erkek
çocuk sahibi olduğunda kendi ebeveynlerinin beğen-
dikleri davranışları alıp beğenmediklerini dışlayarak
kendine has yeni bir anne baba tutumu geliştirme-
lidirler. Kötü bir karne geldiğinde “böyle bir sorunla
karşı karşıyayız, öncesinde ne gibi yanlışlarımız oldu
da bu durumla karşılaştık ve bundan sonra bu du-
rumu düzeltmek için neler yapabiliriz” düşüncesi ile
anne, baba, çocuk durum değerlendirmesi yapmalı,
gerekirse sınıf öğretmeni, rehber öğretmene danı-
Ailelerin çocuklarına
verecekleri en güzel
mesaj “sana olan
sevgimizi karnen de
dahil olmak üzere
hiçbir şey azaltamaz”
olmalıdır.
34