Neredeyse herkes, sağlık için ‘stresten uzak
durulması’ gerektiğini duymuştur ve kabul eder,
hatta başkalarına önerir, ama çoğu kişi bu işin nasıl
yapılacağını bilemez. Başkent üniversitesi Ankara
Hastanesi bünyesinde kurulan “Stres Araştırmaları
ve Uygulamaları Birimi” bağlamında, bu bölümde
stres konusuna “kuşbakışı”yla bakmaya çalışacağız.
Herşeyden önce şunu bilmemizde yarar var. Stres
öyle sanıldığı gibi soyut, düşünceler ve duygular
düzeyinde kalan bir ‘ruhsal durum’ değildir. Diğer
deyişle, ödeyemediğimiz kredi kartlarıyla ilgili
düşüncelerimiz, eşimizle aramızdaki tartış-
madan sonra aklımızdan çıkaramadığımız
sözleri, trafikte saatlerce takılıp kalmak,
çocuğumuzun geleceğini düşünürken
geçirdiğimiz uykusuz geceler, gire-
ceğimiz bir sınavla ilgili endişeleri-
miz, bizden mantıksız beklentileri
olan akrabalarımız, hastanede
almış olduğumuz beklenmedik
bir hastalık tanısı, vb. değil-
dir. Bunlar, bilinçdışımızda,
“varoluşumuza bir tehdit”
gibi algılandıkları sürece,
bizleri ‘strese sokan’ ya da
bedenimizde ‘stres tepki-
sini başlatan’ faktörler ya
da etmenlerdir. Ama ‘stres
tepkisi’ değillerdir.
‘Stres’, tam tersine, ölçüle-
bilen bir tepkidir, canlı ya
da cansız tüm sistemler için
geçerlidir ve ilk olarak 17.
yüzyılda fizik bilimi içinde
kullanılan bir sözcük, matematiksel formulü de
oluşturulmuş olan bir olgudur. Bu formülü çok
basitleştirip, sözcüklere dökecek olursak stresi,
“sistemin, üzerine yüklenen bir güç karşısında,
varolan dengesini korumak için kendi direnci ora-
nında verdiği karşıt tepki” olarak tanımlayabiliriz.
Bu konuyu, hepimizin bildiği yayları örnek vererek
çok daha somutlaştırmak mümkündür. Herhangi bir
yayın ucundaki çengele bir yük koyduğunuzda bu
yay, konulan yükün (değişimin) miktarına eşdeğer
bir güçle, söz konusu yüke karşı direnç gösterir.
İşte, bu güç ya da enerji, stres tepkisidir. Yük kısa
bir süre sonra çengelden alındığında, yay eski ya da
“normal” haline döner. Bu süreç içinde stres açığa
çıkmış, yay yükü taşımış ve bir işlem gerçekleştiril-
miştir. Diğer deyişle ‘stres’ işe yaramıştır.
İnsandaki stres tepkisi de böyledir. İnsan bedeni-
nin, hücrelerden, dokulara, dokulardan organlara,
organlardan sistemlere doğru, gittikçe karma-
şıklaşan, bir yapısı ve işleyişi vardır. Bu yapı ve
işleyişe bağlı olarak, beden canlılığını sürdürür.
Stres tepkisi tüm canlıların bedeninde bulunan
bir, otomatik tepkidir ve canlı organizma bu tepki
sayesinde dış ya da iç çevresinde oluşan değişim-
lere karşı kendini, diğer deyişle varolan “normal”
durumunu, dengesini korur. Dışarıdaki değişim,
zebranın karşısına çıkan bir yetişkin aslan olabi-
lirken, insanın karşısına aniden çıkan bir kamyon
olabilir. Ya da zebranın karşısına çıkan bir yavru
aslan, bizim karşımıza çıkan bir “kapkaççı” olabilir.
İlk durumda zebra ve insan “kaçarak” kendilerini
kurtarırlarken, ikinci durumda “saldırarak” kendile-
rini koruyacaklardır. Her ikisi de stres tepkisidir ve
zebra da, insan da, bedenlerinde otomatik olarak
Dünkü “Koruyucumuz” Bugünkü “Kabusumuz”
39