TANI
İyi ve ayrıntılı betimlendiğinde uyku bozuklukları-
nın çoğu kolayca tanınır ve tedavi edilir. Uyku bo-
zukluklarının değerlendirilmesinde ilk aşama, esas semptomun
belirlenmesi ve detaylandırılmasıyla başlar. Gerek hasta yakın-
larından alınan bilgiler, gerekse hastanın uyku düzenini ayrıntılı
olarak yansıtan günlüklerden ve soru formlarından derlenen bil-
gilerle alınan öykü , ikinci aşamayı oluşturur. Bunu hastanın tıbbi
özgeçmişi, daha önce kullandığı veya kullanmakta olduğu ilaçlar,
aile öyküsü, uyku ile karşılıklı etkileşimi bakımından hastanın
okul/iş, aile ve sosyal yaşamı hakkında ayrıntılı bilgi alınması, ar-
dından da değişik sistemleri kapsayan dikkatli bir fizik muayene
izler. En sonunda; ayırıcı tanı, uygun laboratuar incelemelerinin
seçilip uygulanması ve kesin tanıya çoğunlukla varılır.
Bu yakınmaların hiçbiri bir uyku bozukluğuna özgü değildir. Birçok
uyku bozukluğunda bu yakınmaların değişik kombinasyonları veya
tümü görülebilmektedir.
Semptomlar ya uykuda ya da gece içi uyanıklıklar sırasında olur. Uyku
sırasındaki olayların çoğu, hasta tarafından fark edilmediği için, eşi
veya yakınları tarafından hekime aktarılır. Horlama, uykuda solunum
durması, bacak veya kol hareketleri, çiğneme hareketleri, uykuda yü-
rüme, uykuda konuşma ve uykuda bağırma gibi olaylar sıklıkla karşı-
laşılan örneklerdir.
UYKUYLA
İLGİLİ
YAKINMALAR
3 ŞEKİLDE
KARŞIMIZA
ÇIKAR
Hipersomni
Parasomni
Uykusuzluk
Gündüz
aşırı
uykululuk
hali
Uykudayken
veya uykudan
uyanmalar
sırasında ortaya
çıkan hareketler,
davranışlar ve
duyumlar
Parasomni grubunda bir uyku bozukluğudur. Derin REM dışı uyku döneminde oluşur. Uykunun ilk
saatlerinde genellikle ağlama ya da yüksek sesli bir çığlıkla başlar. Kişi genellikle yatakta oturur
pozisyonda ve dış uyaranlara karşı yanıtsızdır. Yüzde aşırı korku ifadesi, göz bebeklerinde büyüme,
kalp hızında artış (150-170 atım /dakika), derin hızlı soluma ve terleme gibi yoğun otonomik be-
lirtilerle birlikte kas tonusu artar. Bilinç bulanıklığı ile karakterize bu atağın ardından, kişi tekrar
yatıp uykuya devam eder ve ertesi sabah atağa dair hiçbir şey hatırlamaz. Gece terörü olan çocuk-
lar sıklıkla uykuda yürürler ve her iki atak aynı anda görülebilir. Erişkinlerde yataktan fırlama ve
koşma bazen de şiddet içeren davranışlar görülebilir. Toplam atak sadece 1-2 dakika sürer. Uyku
sonrası kişi hiçbir şey hatırlamaz veya sadece korkulu bir rüya gördüğünü anımsayabilir. Atakların
çoğu uykunun ilk 90 dakikası içinde ortaya çıkar. Çocuğunun çığlık sesi ile uyanan aile, çocuğun
ağlama ve korkusunu gideremediği için çocuğunda ciddi bir hastalık endişesi ile doktora başvurur.
Anne babalar çocuklarının sara krizi geçirdiğini düşünebilirler.
Uyku terörü,
çocukluk çağında ileri yaşa göre daha sık görülmektedir ve 5-7 aralığında zirve ya-
par. Tipik olarak ergenlik döneminden önce düzelir. 4-12 yaş arasında %3, erişkinlerde %1’ den az
görülür. Birinci dereceden akrabalar arasında görülme riski 10 kat daha fazladır. Merkezi sinir sis-
teminin olgunlaşmasıyla ilgili faktörlerin, hastalığın temelinde yatan mekanizma olduğu ve bunun
sonucunda derin uykudan uyanma reaksiyonunun bozulmuş olduğu düşünülmektedir.
Aşırı yorgunluk, stres, ateş, ilaç kullanımı, yatağından farklı bir yerde uyuma gibi faktörler
uyku korkusu yaşanma olasılığını artırır.
Gece terörü ve uyurgezerliği olan çocuklarda, diğer psikolojik hastalıkların görülme sıklığında bir
artış bulunmamaktadır. Buna karşın, gece terörü ve uykuda yürümenin erişkin yaşta devam et-
mesinin belirgin psikopatoloji ile birliktelik gösterdiği düşünülmektedir. Şizofreni, sınırda kişilik
bozukluğu, bağımlı kişilik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ve yaygın kaygı bozukluğu
olan bireylerde uyku terörü daha sık görülmektedir.
22
23