Previous Page  24-25 / 64 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 24-25 / 64 Next Page
Page Background

TANI

İyi ve ayrıntılı betimlendiğinde uyku bozuklukları-

nın çoğu kolayca tanınır ve tedavi edilir. Uyku bo-

zukluklarının değerlendirilmesinde ilk aşama, esas semptomun

belirlenmesi ve detaylandırılmasıyla başlar. Gerek hasta yakın-

larından alınan bilgiler, gerekse hastanın uyku düzenini ayrıntılı

olarak yansıtan günlüklerden ve soru formlarından derlenen bil-

gilerle alınan öykü , ikinci aşamayı oluşturur. Bunu hastanın tıbbi

özgeçmişi, daha önce kullandığı veya kullanmakta olduğu ilaçlar,

aile öyküsü, uyku ile karşılıklı etkileşimi bakımından hastanın

okul/iş, aile ve sosyal yaşamı hakkında ayrıntılı bilgi alınması, ar-

dından da değişik sistemleri kapsayan dikkatli bir fizik muayene

izler. En sonunda; ayırıcı tanı, uygun laboratuar incelemelerinin

seçilip uygulanması ve kesin tanıya çoğunlukla varılır.

Bu yakınmaların hiçbiri bir uyku bozukluğuna özgü değildir. Birçok

uyku bozukluğunda bu yakınmaların değişik kombinasyonları veya

tümü görülebilmektedir.

Semptomlar ya uykuda ya da gece içi uyanıklıklar sırasında olur. Uyku

sırasındaki olayların çoğu, hasta tarafından fark edilmediği için, eşi

veya yakınları tarafından hekime aktarılır. Horlama, uykuda solunum

durması, bacak veya kol hareketleri, çiğneme hareketleri, uykuda yü-

rüme, uykuda konuşma ve uykuda bağırma gibi olaylar sıklıkla karşı-

laşılan örneklerdir.

UYKUYLA

İLGİLİ

YAKINMALAR

3 ŞEKİLDE

KARŞIMIZA

ÇIKAR

Hipersomni

Parasomni

Uykusuzluk

Gündüz

aşırı

uykululuk

hali

Uykudayken

veya uykudan

uyanmalar

sırasında ortaya

çıkan hareketler,

davranışlar ve

duyumlar

Parasomni grubunda bir uyku bozukluğudur. Derin REM dışı uyku döneminde oluşur. Uykunun ilk

saatlerinde genellikle ağlama ya da yüksek sesli bir çığlıkla başlar. Kişi genellikle yatakta oturur

pozisyonda ve dış uyaranlara karşı yanıtsızdır. Yüzde aşırı korku ifadesi, göz bebeklerinde büyüme,

kalp hızında artış (150-170 atım /dakika), derin hızlı soluma ve terleme gibi yoğun otonomik be-

lirtilerle birlikte kas tonusu artar. Bilinç bulanıklığı ile karakterize bu atağın ardından, kişi tekrar

yatıp uykuya devam eder ve ertesi sabah atağa dair hiçbir şey hatırlamaz. Gece terörü olan çocuk-

lar sıklıkla uykuda yürürler ve her iki atak aynı anda görülebilir. Erişkinlerde yataktan fırlama ve

koşma bazen de şiddet içeren davranışlar görülebilir. Toplam atak sadece 1-2 dakika sürer. Uyku

sonrası kişi hiçbir şey hatırlamaz veya sadece korkulu bir rüya gördüğünü anımsayabilir. Atakların

çoğu uykunun ilk 90 dakikası içinde ortaya çıkar. Çocuğunun çığlık sesi ile uyanan aile, çocuğun

ağlama ve korkusunu gideremediği için çocuğunda ciddi bir hastalık endişesi ile doktora başvurur.

Anne babalar çocuklarının sara krizi geçirdiğini düşünebilirler.

Uyku terörü,

çocukluk çağında ileri yaşa göre daha sık görülmektedir ve 5-7 aralığında zirve ya-

par. Tipik olarak ergenlik döneminden önce düzelir. 4-12 yaş arasında %3, erişkinlerde %1’ den az

görülür. Birinci dereceden akrabalar arasında görülme riski 10 kat daha fazladır. Merkezi sinir sis-

teminin olgunlaşmasıyla ilgili faktörlerin, hastalığın temelinde yatan mekanizma olduğu ve bunun

sonucunda derin uykudan uyanma reaksiyonunun bozulmuş olduğu düşünülmektedir.

Aşırı yorgunluk, stres, ateş, ilaç kullanımı, yatağından farklı bir yerde uyuma gibi faktörler

uyku korkusu yaşanma olasılığını artırır.

Gece terörü ve uyurgezerliği olan çocuklarda, diğer psikolojik hastalıkların görülme sıklığında bir

artış bulunmamaktadır. Buna karşın, gece terörü ve uykuda yürümenin erişkin yaşta devam et-

mesinin belirgin psikopatoloji ile birliktelik gösterdiği düşünülmektedir. Şizofreni, sınırda kişilik

bozukluğu, bağımlı kişilik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ve yaygın kaygı bozukluğu

olan bireylerde uyku terörü daha sık görülmektedir.

22

23