Annemle
babam, Atilla
Hocadan bilgi
almak için
yanına girerken
onlara ben de
gelmek istedi-
ğimi söyledim.
Hastalığımı ve
nasıl iyileşece-
ğimi öğrenmek
istiyorum. Neler
yapmam ge-
rektiğini Atilla
hocamdan
dinledim. An-
nem yanımda
olmasa bile Bir-
gül hoca olsun,
İlkay Hoca ol-
sun, Atilla Hoca
olsun kendim
yanlarına girip
soru sorabiliyo-
rum. Arkadaş-
larımla oynu-
yorum ama çok
koşmuyorum,
yorulmamaya
çalışıyorum.
-Melek Hanım:
Karın
ağrıları oluyor bazen,
yedikleri vücudunu et-
kiliyor,
sindiremiyor.
Feyza acı yemeyi çok se-
viyor. Bu yüzden birkaç
kere acile geldik. Karın
spazmı gibi birşey geçir-
di. Ama bunun dışında
çok şükür acil bir durum
yaşamadık.
-Feyzanur: Ailede en
hastalanmayan
be-
nim aslında, en daya-
nıklı olan da benim.
-Melek Hanım:
Tabi
kendine çok dikkat edi-
yor. Evde grip olan biri
varsa
hemen
“anne
tavuk çorbamı hazır-
la“ der. Kendine neyin
yararlı olacağına artık
kendi karar verebiliyor.
Yapracıkta
yatarken
hastalar ya da hasta
yakınları, “seni biraz
sevebilir miyiz?” dedik-
lerinde doktorlarım izin
vermiyor,
enfeksiyon
kapmamalıyım
diye
kendi uyarıyordu.
Merhaba, Melek Hanım. Bize ailenizi
anlatarak röportajımıza başlayalım
istiyorum. Ne yaparsınız, nerde
yaşarsınız? Bize anlatın lütfen.
-Melek Hanım:
Sebebi belli değil.
Genetik, doğumsal ya
da sonradan olabilir
diyor doktorlar. Ailede
böyle bir kalp has-
talığı yok. Çocuklar
da kalıtsal olabilir
endişesiyle kontrolleri
yapıldı. Onlarda bir
sıkıntı yok.
-Melek Hanım:
Feyzanur yaşama dört elle sarılmış, hayata çok pozitif bakan bir çocuk. Hayalleri
çok fazla. Alışveriş yapmayı, süsü, lüksü çok seviyor. Yaşıtlarına göre çok olgun, aklı başında bir
kız. Hastalığının ciddiyetinin farkında. Kendini korumayı çok iyi öğrendi. Çünkü doktorumuz Atil-
la Hoca (Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi, Kalp Damar Cerrahisi AD Öğretim Üyesi) Feyza-
nur’un efor sarfedecek her işten kaçınmasını istiyor.
-Melek Hanım:
Başkent
Hastanesinde tedavimiz
başladıktan sonra 2 yıl
boyunca hastanenin Yapra-
cık’ta bulunan Psiko-Sosyal
Rehabilitasyon Merkezi’nde
kaldık. Bu arada oğlum
Ömer de hastaydı. Feyzanur
hastalandıktan 6 ay sonra,
Ömer 17 aylıkken geçirdiği
“Omurilik İltihaplanması”
nedeniyle yürüyemez hale
gelmişti. Oğlum babasıyla
birlikte Rize’de bakıcıyla
büyüdü. Ve ben maalesef
kızımın yanında hastanede
olmam gerektiği için oğlum-
la ilgilenemiyordum.
HASTALIĞININ SEBEBİ NEYMİŞ?
ÇOK GEÇMİŞ OLSUN. BİZE BİRAZ
FEYZANUR’DAN BAHSEDERMİSİNİZ,
NASIL BİR ÇOCUK? SAĞLIĞI ŞUAN NASIL?
HASTALIĞININ NE KADAR FARKINDA?
KALP NAKLİ KARARI ALINDIKTAN SONRA
ANKARA’DA NASIL BİR YAŞAM KURDUNUZ?
1
3
2
Rize’de Çaykur’da muhasebe müdürüydüm. Feyzanur’un hastalığından beri çalışamıyorum yani rapor-
luyum. EşimÖğretmen. 3 çocuğumuz var. Feyzanur’un hastalığına kadar gayet normaldi hayatımızdaki
her şey. 4 yaşındayken birden hastalandı. Oysaki doğumundan itibaren 4 yaşına gelene kadar hiçbir
sıkıntısı olmamıştı. Rize’deki hastaneden İstanbul’a sevk ettiler bizi. Siyami Hersek Çocuk Hastanesi’nde
4 yıl tedavi olduktan sonra Feyzanur’un kalp naklinden başka kurtuluşu olmayacağına karar verildi. Bize
de çocuk kalp nakillerinde çok başarılı olan Ege Üniversitesi Hastanesi ya da Başkent Üniversitesi Has-
tanesi’ne gidebileceğimizi söylediler. Ve eklediler: ”hayatınız değişecek, zorlu bir yolculuğa hazır olun”
dediler. Ama bu kadar zor olabileceğini açıkçası eşim de ben de düşünmemiştim. Başkent Üniversitesi
Hastanesi’ni seçerek 2014 yılının Temmuz ayında Ankaramaceramız başladı. Ağustos ayında hastaneye
yattık ve tam 2 yıl boyunca hastanede kaldık.
10
11