Previous Page  20 / 64 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 20 / 64 Next Page
Page Background

RİSK

FAKTÖRLERİ

ALKOL

GENETİK YATKINLIK

TRAVMA

HİPERTANSİYON

SİGARA

ENFEKSİYON

ŞEKER HASTALIĞI

ANEVRİZMA KANAMASI

Bir hastadaki anevrizma yırtıldığında ya da patladığında genellikle subaraknoid (beyin ve beyin zarı

arasına) dediğimiz kısaca SAK olarak adlandırdığımız kanama gelişir. Damardan yüksek basınçla

çıkan kan ayrıca beyin içine veya omurilik çevresine de ulaşabilir, kendiliğinden gelişen SAK’ların

çoğunun sebebi anevrizmalardır. Anevrizma kanaması sonrası tekrar kanama ihtimali ilk 14 gün

için %20 civarındadır. Bu sebeple anevrizmanın yerinin ve büyüklüğünün tam olarak saptanması,

tedavisinin yapılıp yeniden kanamasının önlenmesi hasta için en kritik noktalardır.

Anevrizma kanaması çok ölümcül bir hastalıktır. Bu hastaların yaklaşık %50’ si kaybedilmektedir.

Yaşayan hastaların da %25’ inde kalıcı nörolojik hasara neden olur. Ayrıca beyin çevresine sızan

kan beyin damarlarında daralmaya yol açabilir. Bu durumda beyine gelen kan akımı azalır ve inme

dediğimiz olaya yol açabilir. Genelde beyin damarındaki daralma anevrizma kanamasını takip eden

5-8 gün sonra gelişir.

Anevrizma kanamasından sonra sızan kan BOS (Beyin Omurilik Sıvısı) un dolaşımını engelleyerek

hidrosefali ( beyin boşluklarında su toplanması) dediğimiz olaya sebep olabilir.

Hidrosefali geliştiğinde beyinde bulunan BOS’un dolaştığı ventrikül dediğimiz boşluklarda su

toplanır ve bu da kafa içi basıncın artmasına sebep olur.

Anevrizma kanaması sonrası beyinde ödem meydana gelir. Bu gelişen ödem beyin fonksiyonlarını

etkileyerek beyinde geri dönüşü olmayan hasarlara sebep olabilir.

TANI YÖNTEMLERİ

Anevrizma hastalarına tanı koymak için biz hekimlerin öncelikle hastanın öyküsünü iyi bilmemiz

gerekmektedir. Anevrizması kanamış hastanın tanısı fizik muayene ile saptanabilir ancak hastalı-

ğın tanısını kesinleştirmek için hekime yardımcı bazı testler yapılmalıdır.

Beyin Anjiografisi

En geçerli tanı yöntemidir. Genelde hastalar uyanıkken yapılır. Hastanın kasığından ince bir iğne

ile atardamara girilir. Röntgen ışınları altında iğnenin geçişi görüntülenir, sonrasında damar içine

boya verilir ve röntgen görüntüleri alınır. Böylece damarlar net görülebilir.

18