ğum ağırlığı arttıkça sıklık azalmaktadır. Prematüre
retinopatisinin oluşum mekanizmasının iyi anla-
şılması, retinal gelişimin farklı evrelerinde oksijen
ve büyüme faktörlerinin etkilerinin anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır.
Son yıllarda bazı çalışmalarda prematüre retino-
patisi sıklığında belirgin azalma bildirilmiştir ve
risk faktörlerinin tabiatı da neonatal bakımdaki
gelişmeler doğrultusunda değişiklikler göstermiştir.
Ancak önemi değişmeyen tek risk faktörü, doğum
ağırlığıdır. Günümüzde prematüre retinopatisi, çok
düşük gebelik haftalarında (22-27 hafta) ve ileri
derecede düşük doğum ağırlığı (<1000 gram) olan
yenidoğanlarda daha sık ve daha şiddetli biçimde
(Agresif premature retinopatisi) karşımıza çıkmak-
tadır. Doğum ağırlığı ve gebelik haftası prematüre
retinopatisi gelişimi ile yüksek oranda ilişkili gibi
görünmektedir, ancak özellikle çok az gelişmiş
olan yenidoğanlarda hamilelik döneminde büyüme
geriliği nedeniyle gebelik yaşının değerlendirilmesi
yanıltıcı olabilir. Doğum ağırlığı, maternal preek-
lampsi, pulmoner hemoraji, ventilasyon süresi ve
devamlı pozitif basınçlı ventilasyonu, eşik prema-
türe retinopatisi gelişimi için esas risk faktörleri
olarak bildirmişlerdir. Daha önce açıklandığı gibi ge-
lişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında gelişmekte olan
veya az gelişmiş ülkelerde, daha matür yenidoğan-
larda tedavi gerektiren şiddetli prematüre retino-
patisi meydana geldiği de unutulmamalıdır. Bu da
prematüre retinopatisi gelişiminde doğum ağırlığı
ve gebelik yaşı haricinde, sosyoekonomik durum
ve temel neonatal bakım olanakları gibi başka bazı
faktörlerin de etkili olabileceğini göstermektedir.
Prematüre retinopatisi oluşum mekanizmasiyle ilgili
olarak, neonatal yaşamın erken döneminde oksijen
uygulaması ve yüksek oksijenin kanıtlanmış riskle-
rini gösteren çok sayıda kontrollü çalışma vardır.
Geç dönemde (en az iki haftadan sonra) ve daha
rahat neonatal oksijen uygulamasının etkilerinin
araştırıldığı çok merkezli, kontrollü, bir çalışmada
eşik öncesi prematüre retinopatisi hastalığı olan
yenidoğanlarda ilave oksijen tedavisinin riski ve et-
kinliğinin ortaya konması amaçlanmıştır. Prematüre
retinopatisi gelişimi veya şiddetli (eşik) prematüre
retinopatisine ilerleyiş oranı geleneksel oksijen
tedavisi alan yenidoğanlarda (nabız oksimetride
%89-94 satürasyon hedeflenen) %48, ek oksijen
tedavisi alan yenidoğanlarda (nabız oksimetride
%96-99 satürasyon hedeflenen) %41 oranında
tespit edilmiş olup, iki grup arasında anlamlı bir
fark saptanamamıştır. Oksijen tedavisinin uygulan-
ma süresi de prematüre retinopatisi gelişiminde
uzun zamandır kabul görmüş bir risk faktörüdür.
Daha kısa süreli ve daha düşük konsantrasyonlarda
oksijen uygulaması yüksek riskli hasta gruplarında
prematüre retinopatisi sıklığında belirgin azalma
sağlamış olup, bu varsayım hâlâ geçerlidir. Eşik
prematüre retinopatisi gelişiminde günümüzde
yaygın olarak kabul gören kuram, arteriyel oksijen
düzeyinde dalgalanmalar olmasıdır. Yüksekoksijen
ve düşükoksijen arasında değişkenlik gösteren
tekrarlayan oksijen değişiklikleri, artmış toplam ve
hastalık düzeyinde büyüme faktörü düzeyleri ve re-
tinal damarsal yapılanmada gecikme ile sonuçlanır.
Doğumla birlikte takibe başlama, yüksek oksijen-
den ve tekrarlayan yüksekoksijen- düşükoksijen
dönemlerinden kaçınma, verilen oksijen düzeyinin
ölçülmesi ve kısıtlı tutulması, prematüre retinopa-
tisi gelişimi ve sıklığının azaltılması için en önemli
koruyucu faktörlerdir.
Prematüre retinopatisi gelişimine genetik bir yatkınlık
olduğu ileri sürülmektedir. Çok düşük doğum ağırlıklı
bebeklerde prematüre retinopatisinin eşik prematüre
retinopatisine ilerlemesi veya ilerleyici prematüre
retinopatisi riski, büyüme faktörü üretimindeki farklı-
lıklarla, genetik farklılıklarla ilişkili olabilir.
Eşik (“threshold”) hastalık durumunda dondurucu
tedavinin, kalıcı görme kaybına ilerlemeyi azaltma-
54