Diş eksikliği; estetik, fonksiyon ve konuşma bozukluğu gibi bir çok soruna yol açabilen bir durumdur. Çenelerin ön bölgelerindeki diş kayıpları bireylerde daha çok estetik sorunlara yol açarken, arka bölgelerdeki kayıplar fonksiyonel güçlüklere yol açmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre diş ve dişeti hastalıkları önlenebilir hastalıklar olmakla birlikte yaygınlığı ve tekrarlama oranları nedeni ile en büyük sağlık sorunlarından biridir. Ülkemizde, diş çürükleri ve dişeti hastalıkları, en sık görülen kronik hastalıklardandır. Kötü ağız hijyeni ve sağlıksız dişler, estetik görüntünün bozulmasının yanı sıra çiğneme güçlüğü ve sonrasında sindirim sistemi hastalıklarına yol açabilmektedir. Ayrıca kalp hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları ve ağız kanserleri gibi bir çok önlenebilir hastalığın oluşmasına da zemin hazırlamaktadır. Sıkça sergilediğimiz “hatalı alışkanlıklarımız” ise diş çürükleri, dişeti hastalıkları ve sonucunda diş kaybının en önemli sorumlusu olarak gösterilmektedir. Yetişkinlik döneminde gelişen çürükler ve erken diş kayıplarının nedenleri arasında genetik etkenler, şeker ve karbonhidrat ağırlıklı beslenme, kötü ağız bakımının yanı sıra ebeveynlerin yaptıkları hatalar da sayılabilir. Özellikle çocuklara gece yatmadan önce şekerli veya ballı süt içirmek, şeker veya çikolata gibi besinleri tükettikten sonra diş fırçalamayı ihmal etmek veya diş fırçalama alışkanlığını kazandırmamak bu hataların başında gelmektedir.
Ayrıca çocukları “yaramazlık yaparsan doktor sana iğne yapar, dişini çektiririm” gibi cümlelerle korkutmak, ilerde diş hekimi korkusu gelişmesine ve diş tedavilerinden kaçınmaya yol açmaktadır.
Diş Çürükleri ve Dişeti Hastalıkları
Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, karbonhidratlı yiyeceklerin ağızda kalan artıklarını parçalayarak asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin sert dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün oluşmasına neden olur. Yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle karbonhidrat ağırlıklı beslenen bireylerde diş çürüğü oluşma riski artmaktadır. Şekerli yiyecekleri ana öğünlerde tüketmeye çalışmak ve yemek aralarında bir şey yememeye gayret etmek de önemlidir. Diş yüzeyine kolaylıkla yapışan ve zor temizlenen, şekerli veya işlenmiş gıdalarla beslenmek, asitli içeceklerin tüketilmesi de ağız içerisindeki asit seviyesini arttırarak çürük riskini yükseltmektedir. Bunlar yerine lifli, şeker seviyeleri düşük, çiğ veya az pişmiş sebze meyve gibi besinleri daha sık yemek, besinler tüketilirken bile diş yüzeylerinde fonksiyonel bir temizlik gerçekleşmesini sağlamaktadır.
Diş yüzeylerinde gıda artıklarının birikmesi sonucu oluşan plak ve diştaşı, dişeti iltihaplarına ve dişeti çekilmelerine neden olmaktadır. Tedavi edilmeyen dişeti iltihapları, kemik kayıplarına ve sonuçta desteğini kaybeden dişlerin sallanması ve diş kayıplarına yol açmaktadır. Kötü hijyen dışında genetik etkenler, sigara kullanma ve beslenme bozukluğu da dişeti hastalıklarının nedenleri arasındadır.
Dişlerimizi Nasıl Korumalıyız ?
Hijyen
Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması ve her gün düzenli olarak diş ipi kullanılması, çürük ve dişeti hastalıklarının ve sonucunda diş kayıplarının önlenmesinde en etkili yoldur. Yiyecek artıkları en çok dişlerin çiğneme yüzeylerindeki girintilerde ve dişlerin birbirine temas eden ara yüzeylerinde biriktiği için, dişlerin tüm yüzeyleri dikkatlice fırçalanmalı ve diş ipi veya ara yüz fırçaları ile dişlerin ara yüzey temizliği yapılmalıdır. Fırçalar, orta derecede sert ya da yumuşak kıllı olmalı ve belirli aralıklarla değiştirilmelidirler. Diş fırçaları kişiye özel olmalı, asla başkasının diş fırçası kullanılmamalıdır. Diş fırçalama sırasında florürlü bir diş macunu kullanılarak, florürün diş çürüğünü önlemedeki rolünden ararlanılmalıdır. Florürlü macunlara yardımcı olarak zaman zaman florürlü gargaralar da kullanılabilir.
Tedavi
Ağız solunumu yapmak, ağzı açık uyumak da diş ve çene problemlerine neden olmaktadır. Böyle bir durumda öncelikle ağızdan nefes almaya neden olan sorunun bulunarak tedavi edilmesi gerekir. Ağız solunumu yapan bireylerde, tükürük mekanik olarak dişleri temizleyemeyeceği için dişlerde çürük oluşumu da artmaktadır. Tükürük ayrıca bakteri plağı tarafından oluşturulan asite karşı da doğal bir savunma mekanizması oluşturur. Bu nedenle tükürük akışını ve miktarını azaltan hastalıklar ya da ilaçlar da çürük ve dişeti hastalıkları oluşumunu hızlandırmaktadır.
Düzenli Kontrol
Diş hekimine düzenli olarak 6 ayda bir kez başvurmak bir çürüğü önlemek ya da erken teşhiste en iyi yoldur. Bu sayede erken başlangıç seviyesindeki küçük diş çürükleri ve dişeti hastalıkları erken dönemde tedavi edilir ve diş kayıpları önlenmiş olur.
Diş Kayıplarının Nedenleri
Sert ve Hızlı Fırçalama
Alışkanlık nedeniyle veya zaman kaybı olmaması için dişlerin sert ve hızlı bir şekilde fırçalanması diş etlerinin çekilmesine ve diş minelerini aşındırarak alttaki tabakanın ortaya çıkmasına, dişlerde hassasiyet oluşumuna neden olabilir. İdeal olan orta sertlikteki fırçalarla, küçük miktarda diş macunu kullanarak dişlerin tüm yüzeylerinin mekanik olarak temizlenmesidir. Etkin diş emizliğinde önemli olan diş macununun çok kullanılması değildir. Aksine, bazı diş macunları çok daha fazla aşındırıcı madde içerdiği için çok macun kullanma diş minelerinde kalıcı zararlara yol açabilir. Çok fazla çay-kahve içen veya sigara kullanan bireylerde diş yüzeylerinde renklenmeler de daha fazla görülür. Bu da bireylerin daha iyi temizlemek için dişlerini daha sert fırçalamasına veya aşındırıcı ürünleri daha fazla kullanmasına neden olur. Sonuçta bu bireylerde, diş yüzeylerinde pürüzlenmeler, dişlerde çürük ve dişeti hastalığı görülme oranı artmaktadır. Sigaranın içerdiği zararlı maddeler dışında, sigara içerken ağız içi dokuların sıcak sigara dumanı ile temas etmesi, dokularda kalınlaşmaya neden olmaktadır. Bu durum hem ağız kanserlerinin oluşmasını arttırmakta normalde hasta dokularda görülen ödem, kızarıklık ve kanamaların maskelenerek hastalıkların sinsice ilerlemesine neden olmaktadır. Diş eti dokularının dolaşımı bozulduğu için ağız içi yaralar çok daha geç iyileşmektedir. Diş yüzeylerinde oluşan birikim ve renklenmeler, kötü ağız kokusuna da yol açmaktadır.
Tırnak yemek, kalem ısırmak
Küçük yaşlarda gelişen ve kimi zaman yetişkinlik döneminde de devam eden tırnak yeme ve nadiren de olsa parmak emme alışkanlıkları, diş ve çene yapısında bozulmalara ve dişlerde aşınmalara neden olabilir. Fazla çekirdek tüketimi, özellikle üst ve alt ön kesici dişlerin aşınmasına neden olabilir. Ayrıca, ağza kalem, toka gibi sert cisimleri almak ya da sert kuruyemişlerin kabuklarını veya şişe kapaklarını dişlerle açmaya çalışmak da dişlerin aşınmasına ve çatlaklara neden olabilmektedir. Bu tür travmalar hem dişlerin sert dokularında kırık ve kayıplara hem de dişlerin sinir ve damarlardan oluşan “pulpa” dokusuna zarar vererek diş kayıplarına neden olmaktadır.
Diş sıkmak veya gıcırdatmak
Strese bağlı diş sıkma ve gıcırdatma alışkanlığı, kulak önünde, baş ve boyuna vuran ağrı, ağzı açmakta zorlanma gibi bir çok soruna yol açar. Geçmişte sadece yetişkinlerde rastlanan bu durum, günümüzde artan sınav kaygısı nedeniyle çocuk ve ergenlerde de sıkça karşımıza çıkmaktadır. Diş sıkma ve gıcırdatmaya bağlı olarak çene eklemi sorunlarına ilaveten tüm dişlerde aşınmalar, diş kırıkları ve diş kayıplarına kadar uzanan sorunlar oluşmaktadır. Bu hastalıklarda etkenin ortadan kaldırılması, telkin ve yönlendirmeler ve gece plakları ile tedaviler yapılmaktadır.