Hepimizin bir şekilde deneyimlediği yanıklar öncelikle cildimizin maruz kaldığı bir travmadır. Derinin insan organizmasındaki en büyük hacimli organ olduğunu (erişkinde yaklaşık 1,2- 2,3 m2) düşünecek olursak, bu organın yanıkla bütünlüğünün bozulmasının önemli yaşamsal sonuçları olabileceğini tahmin etmek güç olmayacaktır. Ağır yanıkla birlikte derinin önemli işlevlerini yerine getirememesi söz konusudur. Bu görevler arasında derinin organizmamızın ışık, bakteri ve travmalara karşı koruyucu bariyer olması, vücut ısımızın düzenlenmesindeki önemli rolü, dokunma, basınç, ağrı, kaşınma gibi duyusal işlevleri, bağışıklık sistemimizdeki etkileri ve vitamin D üretimindeki etkin görevi sayılabilir.
Yüksek ısı, elektrik gibi fiziksel etkenler veya kimyasal etkiler sonucu deri bütünlüğünün bozulması yanık olarak isimlendirilir. Yanıkların oluşması çeşitli nedenler bağlı olarak ortaya çıkar. Bu nedenler arasında sıcak sıvılarla veya buharla haşlanma, alev yanıkları, patlamaların oluşturduğu ısı dalgalarıyla oluşan (flaş) yanıklar, sıcak metal, plastik cam gibi maddelerle temas sonucu oluşan yanıklar ve elektrik ve kimyasallar gibi özel yanık nedenleri sayılabilir.
En sık rastlanan yanık nedeni haşlanma yanıklarıdır. Sıcak su, çay, çorba, süt, kırsal kesimde yapılan salça, pekmez, peynir suları önemli haşlanma nedenleridir. Kimi zaman sıçrama tarzında kimi zamansa kişinin üzerine bocalanma şeklinde olabilir. Ülkemizde çocuklarda sık görülen bir yanma şekli de sıcak süt, pekmez vb. dolu kazanların ve tencerelerin içine düşmek şeklindedir. Böyle olgular yaşamı tehdit eden yanıklara neden olabilir. Alev yanıkları ikinci sırada gelmektedir. Alev yanıkları büyük faciaların eksik olmayan bir sonucudur ve beraberinde duman solumaya bağlı zehirlenmeler ve solunum sistemi yanıkları görülme sıklığı yüksektir. Sıklıkla yaşamı tehdit edebilir. Flaş yanıkları LPG, ev tipi tüp patlaması gibi olaylarda meydana gelir. Geniş alanları kapsar ve solunum yollarını etkiler. Aksine, sıcak eşya ile temas yanıkları genellikle dar alanları kapsar. Ancak temas edilen malzemenin ısısına göre derin olma eğilimi yüksektir. En çok elleri etkiler. Sıklıkla ütü, fırın, tepsi, soba gibi ev eşyaları ve sanayi işindeki sıcak metallere dokunmakla karşımıza çıkar. Elektrik yanıkları şehir hattındaki 220 volt gibi düşük voltajlı elektrikten kaynaklanabileceği gibi yerleşim yerlerinden geçen yüksek gerilim hatlarından da kaynaklanabilir. Elektrik travmasında, kendine özgü ağır sorunlar nedeniyle, yaşamsal tehlike fazlasıyla yüksektir. Kimyasal yanıklar ise temizlikte kullanılan asidik ve alkali maddeler başta olmak üzere birçok kimyasalla oluşabilir ve bu yanıklar ilk anda göründüğünden daha ağır seyredebilir.
Maruz kaldığımız yanık travmasının şiddeti nasıl belirlenir?
Yanık nedeni ne olursa olsun yanan hastalar için olay yeri ekipleri, acil servisler ve yanık merkezlerinde yaşamsal ve işlevsel önemi olan bazı kriterler göz önüne alınarak değerlendirme yapılır. Bu sayede travmanın ‘büyük’ ‘orta derecede’ veya ‘küçük’ yanık mı olduğuna karar verilmektedir. Küçük yanıklar genellikle ayaktan tedavi edilir. Orta derecede yanıklar yanık merkezi olmasa da hastanelerdeki yanık yataklarında yatırılarak da tedavi görebilir ama ağır olan yanık travmaları yanık merkezlerine sevk edilmesi gereklidir.
Yanık şiddetinin değerlendirilmesinde vücut yüzeyindeki yanmış alanın genişliği ve bu alandaki yanıkların derinliği fikir veren iki önemli kriterdir. Hastanın daha önceden sahip olduğu hastalık ve ek travmalar, duman solumuş olması, ısı kaynağının sıcaklığı ve temas süresi de göz önüne alınan diğer kritelerdir. Ayrıca hayati tehlikenin varlığı yanında, kişinin yaşı, olay sırasında yaşadığı sosyal çevre, olayın kaza mı ististar mı olduğu, bireyin tedavi sonrası yaşam kalitesini etkileyecek bölgelerinin (baş, boyun, el, ayak, genital bölge vb) yanmış olması da göz önüne alınır.
Yanık derinliği değerlendirilirken yanan cildin derin tabaklarının ne kadar etkilendiği gözlemlenir. Bu amaçla yapılmış olan sınıflandırmalardan birisi halk arasında da çok kullanılan derecelendirme sistemidir. Bu sınıflandırmada yanık derinliğinden birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü derece olarak söz edilir.
Birinci derece yanıklar (epidermal yanık) yüzeyseldir. Derinin epidermis denilen en üst tabakasını etkilerler. Doku hasarı minimaldir, hasar epidermis ile sınırlıdır, deri kırmızıdır, basınç uygulandığında soluklaşır. Ödem oluşabilir ve genellikle deride bül dediğimiz su toplanması söz konusu olmaz. Yara kırmızı, kuru ve acı vericidir ve 3 ila 6 gün içerisinde iz bırakmadan iyileşir. Güneş yanıklarının büyük çoğunluğu bu sınıfa girer. 1. Derece yanıklar iz bırakmazlar, yüzeyel 2. derece yanıklar ciltten koyu veya açık renkli leke şeklinde izler bırakabilirler. Güneşten korunmak bu lekelerin azaltılması ve önlenmesi için en önemli tedbirdir.
İkinci derece yanıklar, (dermis ve epidermisi kapsayan yanıklar), derinin derin tabakası olan dermisin bir kısmını da etkiler. Doku hasarı 1. Derece yanıklardan fazladır, ödem, bül ve ağrı mevcuttur, pansumanlarla 2-3 haftada iyileşir. Dermisin 2/3ünden fazlasını etkileyen 2. derece yanıklar kalıcı iz ve işlev kayıplarına neden olabilir. Bu nedenle kimi zaman cerrahi tedavi yöntemlerine başvurulur.
Üçüncü derece yanıklar, derinin tamamını (tüm katmanlarını) etkileyen yanıklardır. Epidermis ve dermis tamamen yanmıştır.
Dördüncü derece yanıklar ise deri ve deri altındaki dokunun tamamına hatta tendonlara, sinirlere, kaslara veya kemiklere kadar ilerleyen zedelenmeyi tarif etmektedir. Deri sert ve kalın bir tabak halinde karşımıza çıkabilir, kararmış, kömürleşmiş gibi görünebilir ya da saydam beyaz bir hal almış, alttaki damarlar görünür olabilir. His kalmamıştır. Dolayısıyla ağrı beklenmez ama hasta ağrıdan şikayetçi olabilir. Bunun nedeni çevredeki dokulardaki 2. derece yanıklardır. Yaralar mumsu beyazdan, kömürleşmiş siyah arasında olabilir. Cerrahi tedavi yöntemlerine ihtiyaç vardır. İyileşme süreci uzun sürer, ve kalıcı izler ve işlev bozuklukları bırakması söz konusudur.
Derin 2. derece, 3. derece, ve 4. derece yanıklar skar dediğimiz cilt dokusundan farklı ve düzensiz bir görünümlü izler bırakır. Derin 2. derece ve 3. derece yanıklarda kimi zaman karşımıza çıkan hipertrofik skar dediğimiz aşırı iyileşme durumu skarın aşırı artmasıyla meydana gelir. Bu aşırı iyileşme durumu yaralarda kabarmalar ve kızarıklıkla seyreder, zaman içinde el, kol, bacaklar ve ayaklarda hareket kısıtlılığına yol açan ‘kontraktür’ dediğimiz aşırı sertleşme ve açılanma ile işlev bozukluklarına neden olabilir. Bu durumun önlenmesi ve/ veya ilerlemesinin sınırlandırılması mümkündür. Ancak düzenli doktor kontrolünde olmak gerekir. Yanık yaralarının iyileşme sürecinin ömür boyu sürdüğü ancak görünür kısmının ilk iki yılda tamamlanacağı unutulmamalı, deri bakımı, iz ve işlevsel tedavilerin başarılı olması için bu süre zarfında kontrollere düzenli gidilmeli ve doktor ve fizyoterapist önerileri disiplinli bir şekilde yerine getirilmelidir.
Derinlik genişlik ve diğer kriterlerle yapılan değerlendirme sonucu hastanın tedavi süreci planlanmaktadır.
Sağlık personeli olay yerine ulaşmadan once, olay yerinde bulunan kişilerin ilk yapması gereken iş, kazazedenin yanığa neden olan ısı kaynağından uzaklaştırılması ve yanmanın söndürülmesi olmalıdır. Örneğin küçük haşlanma yanıklarında yanan bölgenin 5-10 dakika akan çeşme suyuna tutulması ile yanma sürecinin durdurulması mümkündür. Bu süre 20 dakikayı geçmemelidir. Sıcak sıvı yanıklarında ıslanan giysiler çıkartılması, alev yanıklarında kazazedenin açık havaya alınması, alevler içindeki kişiyi yere yatırarak, su varsa su ile yoksa battaniye ceket gibi malzemelerle söndürülmesi önerilir. Mümkünse olay yerindeki yangının söndürülmesi de olayın büyümesini önler. Ama yangın tüpleri insanların üzerinde kullanılmamalıdır. Elektrik yanıklarında elektrik akımı durdurulduktan sonra kazazede kaynaktan uzaklaştırılır. Elektrik akımı durdrulmadan kazazedeye dokunmanın kurtarıcının da kazazede olmasına neden olacağı unutulmamalıdır. Kimyasal yanıklarda, kuru kireç gibi kuru kimyasallar varsa giysiler önce fırçalanmalı, su ile temas etmeden önce çıkartılmalıdır. Suyla temas kuru kimyasalları aktifleştirip ağır yanıklara neden olabilir. Sıvı kimyasallarda ise tam tersi bir durum söz konusudur. Kurtarıcının kendi ellerini koruyarak kazazedenin giysilerini uzaklaştırması, doğrudan suyla, ağrı dinene kadar (60 dakika’ya kadar sürebilir) yıkaması önerilir. Ayrıca yanık nedeni ne olursa olsun küpe, kolye, halhal, yüzük ve saat gibi takıların uzaklaştırılması boyun, kol, kulak ayak bileği gibi bölgelerdeki yanıklarda dolaşımın korunması için önemlidir.
Sıkça başvurulan bazı yanlış ilk yardım çabaları ise faydadan çok zararı olan çabalardır ve kesinlikle önerilmez. En önemli yanlış, kazazedenin yanık dışında başka önemli yaralanmalarının dikkatten kaçmasıdır. Örneğin dramatik görüntüdeki yanık yarasıyla ilgilenirken ağız ve burnu tıkanmış olan kazazedenin hava alması, soluması gibi işlevlerini yerine getiremediği gözden kaçabilir. Küçük yanıklarda evde kendi başımıza bulduğumuz çözümler genellikle zararlıdır. Çeşme suyu dışında yaraya değişik maddeler sürmek, (buz, diş macunu, yoğurt, ayakkabı boyası, bal, yumurta, yağ, tütün, dondurma, lokal anestetik kremler gibi) yanlıştır. Suyla muamele süresini gereğinden uzun tutmak ve hastayı soğukta bekletmek de ısı ve sıvı kaybına neden olur.
Yanık deneyiminden korumak için alınacak basit tedbirler riskleri azaltacaktır: Örneğin; tutuşması zor pamuklu ve yünlü giysileri tercih etmek, sentetik kumaşlardan uzak durmak, ateş ve ısı kaynaklarından çocuklardan uzak tutmak ( sıcak tencere, demlik, su ısıtıcıları, kibrit, çakmak, ütü, soba), soba veya mangal yakmak için tiner veya benzeri tutuşturucular kullanmamak, yüksek gerilim hatlarından uzak durmak bu tedbirlerden bazılarıdır.
Sonuç olarak saniyeler içinde gelişen bir durum olan yanıkların kimi zaman ölümle sonuçlanması, kimi zamansa insanın tüm yaşamını değiştirecek ağırlıkta sakatlıklara yol açması çok üzücü bir durumdur.sadece kazazede için değil ailesi, çevresi, yaşadığı toplum için de üstesinden gelinmesi gereken ciddi sorunlar demektir. Bu sorunların önlenmesi ve çözülmesinde ihtiyacımız olanlar sadece dikkat, bilgi ve toplumsal bilinçtir.