Sağlık Rehberi

Yara Bakım Polikliniği


Yara; cerrahi, ısı, donma ve travma gibi fiziksel etkenler, kimyasal etkenler, çeşitli hastalıklar veya enfeksiyon ajanlarının etkileri ile doku bütünlüğünün bozulması olarak tanımlanabilir. Yara iyileşmesi son derece hassas dengeleri olan hücresel, sinirsel, humoral ve hormonal bileşenleri olan karmaşık bir süreçtir. Yaranın ve hastanın özelliklerine göre günler veya yıllar sürebilir.

Yaralar en basit hali ile akut ve kronik olarak sınıflandırılır.        - 

Akut yaralar
?    Beklenen sürede iyileşir,
?    Etken geçicidir,
?    İyileşmeyi engelleyen faktörler az sayıdadır,
?    İyileşme devamlıdır.

Kronik yaralar
?    İyileşmeyen (doku kaybı ön plandadır) ya da yavaş iyileşen (3 aydan uzun ) yaralar,
?    Etken devamlıdır,
?    İyileşmeyi engelleyen bir çok sistemik ve lokal (bölgesel) faktör vardır,
?    Yara sıklıkla tekrar eder.
Kronik yaraların %70’ini bası (dekübit) yaraları, venöz yaralar ve diabetik ayak yaraları oluşturur. Yara tedavisi sürecinde sistemik yaklaşım genellikle eksik bırakıldığı için hastaların yaraları geç iyileşmekte bu da hasta ve hasta yakınlarını maddi ve manevi zarara uğratmaktadır. 

Yara Polikliniğimizde tedavi aşamalarımız şu adımlardan oluşur:
?    Hastanın genel sağlık durumunun değerlendirilmesi,
?    Yaranın durumunun değerlendirilmesi,
?    Yaranın sebebi olan ve etkin tedavi yöntemini kolaylaştıracak görüntüleme yöntemleri ve tanısal testlerin uygulanması,
?    Pansuman materyalinin özelliğine uygun sıklıkta kontroller ile yara ölçümü ve fotoğraf kaydı yapılması,
?    Etkin tedavi yöntemine karar vererek uygulanması,
?    Hastanın beslenme, ağrı ve aktivite durumunun düzenlemesi,
?    Hasta ve yakınlarının eğitimi.

Yara tedavi aşamalarının eksiksiz uygulanması için ciddi organize edilmiş bir takıma ihtiyaç vardır. Yara bakım poliklinikleri bu organizasyon için kurulmuştur. Bir çok tıbbi branş bu organizasyonda yer alır. Yara özünde cerrahi bir patoloji olduğu için bir cerrah tüm bu branşları yaranın özelliklerine göre tedaviye katılmalarını sağlar.  Bu sayede yara tam olarak değerlendirilerek etkin tedavi yöntemleri zamanında belirlenmiş olur ve yara iyileşme süreci hızlandırılır.

Yara İyileşmesini Olumsuz Etkileyen Faktörler  
•    Hastalıklar: Arteryel yetmezlik,  İmmun baskılanma, otoimmün hastalıklar, Romatoid Artrit, Solunum ve kalp hastalıkları, oksijen eksikliği, Şeker hastalığı, Anemi (kansızlık), Kanser varlığı, Venöz hastalıklar.
•    Yaranın özellikleri: yara da cansız dokuların ve yabancı cisim varlığı, enfeksiyon varlığı, Ödem ve/veya selulit varlığı
•    Yetersiz Yara Bakımı: Pansumanda toksik maddelerin kullanılması, temizlik ve pansumanın çıkartılması sırasında maruz kalınan travma, çok sık pansuman değişimi, uygunsuz pansuman materyali seçimi.
•    Sistemik faktörler: Yetersiz beslenme ve uygunsuz sıvı alımı, yetersiz uyku, stres, ilaçlar, radyoterapi tedavisi, hareketsizlik, zayıf yaşam koşulları, iskemi/hipoksi, sigara içimi, idrar ve dışkı tutamama, ileri yaş.


Enfeksiyonlu yaranın bazı temel özellikleri vardır:
1.    Yara ve çevre dokuda aşırı ve artan ağrı, 
2.    Ateş, üşme ve titreme gibi sistemik belirtiler, 
3.    Pis ve aşırı bir koku, 
4.    Yetersiz granülasyon veya nekrotik materyal, 
5.    Apse gibi sıvıların varlığı, 
6.    Tünel, cep, maserasyon, kızarıklık, ödem, ısı artışı 
7.    Yara boyutlarının büyümesi.
Böyle bir durumda antibiyotik kullanılması gerekebilir. Yaranın özelliğine göre gümüş salınımı yapan bir yara bakım malzemesi ile pansuman yapılabilir. Her şeyden önemlisi böyle bir yaraya cerrahi işlem (debridman) uygulanır. 


Endüstriyel olarak hazırlanmış yüzlerce sayıda pansuman malzemesi vardır. İdeal pansuman ortamını sağlayacak klasik kullanılan yöntemler de vardır. Bu yüzden burada verilmesi gereken temel mesaj, her yaraya uygun, ideal bir pansuman malzemesinin olmamasıdır. Yaranın gereksinimlerine göre seçilecek ürün ile yara uygun eşleştirilmelidir. Önemli olan; yaranın varsa nekrotik dokulardan arındırılması, enfeksiyondan korunması, uygun nemli ortamın sağlanmasıdır.


Sık Karşılaşılan Kronik Yaralar

•    Diyabetik Hastada Ayak Yaraları

Kan şekeri kontrolsüz olduğunda vücutta bir çok dokudaki hücrede osmotik yük artar ve hücre hasarına yol açabilecek metabolik ürünler oluşur. Bu hücresel hasar sonucunda ayakta büyük damarlarda tıkanma ve pıhtı oluşumu, mikro düzeyde küçük damarlarda beslenme yetersizliği gelişir. Sinir hasarı sonucunda, terleme işlevi bozulur, cilt kuru ve çatlak olur, his kaybı olur. Sinir hasarı sadece duyu fonksiyonlarını etkilemez ayrıca kas ve eklemlerin hareket bozukluğuna neden olur. Ayakta zayıf kaslar ve şekil bozuklukları oluşur. Ayağın basınç noktaları değişir. Neticede ayakta yaralar açılır, enfeksiyonlar gelişir ve hatta bunların en ileri formu gangren görülebilir. Şeker kontrolü bozuk hastalarda yara iyileşmesini olumlu yönde etkileyen hücresel ve metabolik faktörler de hasara uğrar ve açılan yaraların iyileşmesi gecikir ve hastalığın daha sorunlu seyretmesine neden olur. 

Diyabetik ayak, hem hasta hem de sağlık bakım sistemleri için ciddi sonuçları olan önemli bir 
sorundur. Multidisipliner yaklaşım ile hastaların hastanede yatış süresi, ampütasyon oranları ve tedavi maliyetleri azalmaktadır. Düzenli ayak bakımı, eğitim, basit hijyenik uygulamalar, uygun ayakkabı seçimi gibi basit uygulamalar ile ülser oluşumunda %50 azalma sağlanabilir. 

•    Venöz (Toplar Damar) Ülserler

Ayakta hareketsiz durulduğunda venöz basınç yaklaşık 90 mm/Hg dır. Egzersiz sırasında basınç yaklaşık %80 oranında azalır. Kaslar gevşediğinde derin venler perforan venler aracılığıyla yüzeyel sistemdeki kanı emer. Egzersiz sonrası venöz basınç yeniden istrahat değerine döner. Bacak kasılmaları ile oluşan kuvvet kompartmanlar arasında venlere basınç uygular. Kapakçıklar ileriye doğru açılır ve venöz kan kalbe doğru ilerler. Kaslar gevşediğinde kapakçıklar kapanır ve geriye kaçışı engeller. Bu sayede uyluk-ayak-baldır kas pompaları ve toplardamarlardaki kapaklar sayesinde venöz ülserler oluşmaz.
Venöz ülser özelikleri: Variköz ven, Derin Ven Trombozu veya venöz yetmezlik öyküsü vardır. Bacağın 1/3 alt iç kısmında oluşurlar ( Tozluk alanı), Düzensiz, kenarları kanamalıdır
Sığ zeminde granülasyon ve eksüdasyon (Yara sıvısı) artmıştır. Ağrı şiddetli değildir. Bacakta Ödem (şişlik) olur. Cilt değişiklikleri ve ciltte renk değişiklikleri olabilir. 

Venöz ülser, bacak toplardamarlarındaki yetmezlik nedeniyle genellikle ayak bileği çevresi ve bacakta açılan yaradır. Halk arasında varis yarası olarak da bilinmektedir. Bu yaralar genelde çok zor iyileşir ve tekrarlayabilir. 
Hastalığın genel olarak görülme sıklığı 1000'de 1 ile 4 arasında değişmektedir ancak yaşla görülme sıklığı da artar. Genç yaşlarda kadın ve erkeklerde eşit görülse de 40 yaş üstünde kadınlarda daha sıktır. 
Bu yaralar neden olur? 
Toplardamarlar oksijeni azalmış olan kanı kalbe geri getiren damarlardır. Ancak aktif bir kasılma ve pompalama sistemi yoktur. Bu nedenle kanın yerçekimi etkisi ile geri kaçmasını engellemek için damar içinde kapakçıklar bulunur. Venöz ülserlerin, bu kapakçıkların yapısında bozukluk nedeniyle geliştiği düşünülmektedir.   
Kapkçıkların yapılarınıdaki bozulma çeşitli nedenler kimi zaman da yaş ile olur. Kanın kalbe dönüşü bozulur ve bacak damarlarında göllenmeye başlar. Bu, toplardamar içinde basınç artışına sebep olur. Sürekli yüksek basınç nedeni ile dokularda ve özellikle bacak derisinde bozulma,dei  varisler, şişlikler son olarak da bacaklarda yaralar (venöz ülser) oluşur. 

•    Bası ülserleri 

Basınç ülseri; Basınç, sürtünme, yırtılma ve diğer faktörlerin etkisiyle deri ve deri altındaki dokularda meydana gelen lokalize doku zedelenmesidir. Yani,  uzun süreli basıncın etkisinde kalmaya bağlı olarak, vücudun herhangi bir bölgesinde oluşan yaralardır. 
Basınç ülserlerinin gelişmesinde rol oynayan en önemli faktör Basınç’tır. Basıncın yoğunluğu, süresi ve dokunun toleransı basınç ülserlerinin gelişmesinde önemlidir.
Sağlıklı kişilerde basınç ülseri oluşmamasının nedeni basıncın süresi ile ilişkilidir. Çünkü hareket etme ve duyusal algılama problemi olmayan sağlıklı kişiler basınç nedeniyle oluşan  rahatsızlığı hisseder ve pozisyon değiştirerek basıncı başka noktalara kaydırırlar. 
Basınç ülseri hastanın fiziksel sağlığını etkileyerek yaşamını tehdit etmekte, bağımsızlığını kaybetmesine ve sosyal izolasyon gibi psikolojik problemler yaşamasına neden olmaktadır. 

Sürtünme ve yırtılma: Dokunun bir yüzey üzerinde (yatak veya tekerlekli sandalye) hareket etmesi sonucu ortaya çıkan sürtünme tek başına sadece derinin üst tabakasında zedelenmeye yol açar.  Ancak sürtünme yerçekiminin etkisi ile birleştiğinde bir makaslama etkisi yaratarak derin dokularda yırtılmalara neden olur, doku beslenmesi bozulur ve doku hasarı gelişir. 
Deri serbest olarak hareket etmediği için yırtılmanın asıl etkisi kemik çıkıntılarının üzerindeki derin dokularda görülmektedir. Basınç yaralarının önlenmesi için; her iki saatte bir pozisyon değişikliği sağlanır. Hastanın her çevrilişinde deri gözlenir ve kızarık bölgeler üzerindeki bası, minimuma indirilir. Deri temiz ve kuru tutulur, uygun ölçüde nemlendirilir. Aşırı ovmadan kaçınılır. Havalı yatak kullanılır.